8 Mart 2013 Cuma

Deniz

Pansiyondaki yatağımdayım. Klasik bir akşam olduğunu hissediyorum. Her şey eskisi gibi. Odadakiler benden daha önce uyudular. Uyuyamıyordum. Tek gariplik buydu. Normalde istediğim zaman uyurdum, etrafıma baktım. Kızların dünyadan haberi yoktu.
Elimden geldiğince az gürültü yaparak yataktan kalktım. Koridorun sonundaki cama giderken ara kapıyı arkamdan çektim.
Deniz ve yaza duyduğum özlem o kadar netti ki, ne yapacağımı bilemedim. Yine gidip ranzada uyuyacak olmak çok rahatsız ediciydi. Denizi izledim uzunca süre. Sonra kendimi deniz kenarında buluverdim.
Ağaçlar.. Hem de çam.
Sadece tarla.
Hava o kadar temiz ki, anlatamazdım. Özlediğim şey buydu. Çam gölgesindeki serinliğin saçlarımı okşaması ardından suyun serinliği.. Dalgalar. Deniz çok güzeldi.
Sonra kuraklığı görür gibi oldum ama sadece tarlaydı. Sadece tarla. İstediğime sahip olamayacağımı önceden bilmem gerekirdi.
Kafamda çalan şarkıya anlam veremiyordum, enteresandı. Ellerim benim yerime dans ediyordu sanki.
"Ne yapıyorsun?" dediler.
İstediğime sahip olamayacağımı önceden bilmem gerekirdi.
"I can't get that trumpet out of my head" sözcükler döküldü teker teker. Hissettirdiği şey rüzgardı kafamdaki şarkının, dans etmeye çağırıyordu insanı. 
"I woke up and I can't get that trumpet out of my head"
UYANDI.
Hayalkırıklığına uyandı.