29 Kasım 2013 Cuma

The Room

Anneannemin evindeyiz, odanın şeklinden, eğimli yerinden, üstünde uyumaya çabaladığımız koltuklardan anlıyorum. Bir de balkon kapısının yerinden... Ama balkon kapısının 2-3 metre kadar sağında bir kapı daha var. Biliyorum arkasındaki laneti. Hissediyorum. O lanet sanki daha önceden benim kalbimi esir almış, bana sahip olmuş gibi geliyor, anlam veremiyorum.
Kapıya iki kere tıklıyorum, "Anne ben bir daha girmek istiyorum oraya," diyorum anneme bakarak. Annem bilmem dercesine bakıyor suratıma ve bana o öyle bakarken kapının dehşetle gıcırdayarak lanetli odaya doğru açılmasını duyuyoruz. Cadının yüzünü hissediyorum. Nefesi yüzüme değiyor adeta, gözleri ve o dağınık saçma sapan saçlara baka kalıyorum. Benim yanımda olduğunu hissettiriyor bana lanet.
"Anne ne olur kapat! Yalvarırım anne, lütfen, n'olur!"
Ama annem ben ne kadar yalvarıyorsam o kadar uyuşuk davranarak aheste bir biçimde cebinden kapının anahtarını çıkarıyor. Sözde kapı kilitli olursa güvende olacağız. İçeriye bakmadan kapıyı çekiyor ve yine aynı uyuşuklukla kapıyı kilitleyip anahtarı da üstünde bırakıyor. Ablamın bana bakıp, beni aşağılarcasına güldüğünü görüyorum ama benim hissettiğim o nefesi onun hissetmediğini de biliyorum. Annemin yanına uyumaya gidiyorum. Aynı odada üç yatak yapmışız, anneannemin koltuklarına...
İçeriden gelen sesleri dinliyoruz. Lanet bana arkadaşlarımın isimlerini fısıldıyor. Kapıyı açmak laneti uyandırmış sanki. Tam uyuyacakken biz, dış kapı çalıyor. Kalkıp delikten bakıyorum. Ablamı onun çok eskiden kullandığı bir şapkayı giymiş bir halde, yanında kuzenimle görüyorum. -Kuzenim ablamdan 1 yaş büyük- ama ikisi de yıllar öncesinin görünümündeler. Çok garip diye söylenirken kendi kendime, ablam geliyor yanıma.
"Gelen kimmiş?" diyor, kapıyı işaret ediyorum baş parmağımla. Duraksıyorum biraz.
"Abla az önce sen geldin," Annem duyuyor bunu.
"Çabuk saklanın çabuk!" diyor telaşla. Anneme öyle safça güveniyorum ki, anlayamıyorum bile niye saklanmamızı söylediğini ama itaat ediyordum. Balkon kapısını açtım, balkona çıktım. Lanetli odanın da bir balkon kapısı vardı ve ne şansı ki sonuna kadar açıktı! Bu sayede ablamın bütün sakinliğiyle kapının kilidini açıp lanetli odaya girdiğini gördüm.
"Abla yalnı- yalnız- nereye girdiğinin farkında mısın?" diyorum kekeleyerek ve kendimi tekrar uyuduğumuz odaya, anneannemin salonuna atıyorum. Annem hızla kapıyı kilitliyor, hem de ablam odadan çıkmaya çalışırken. Ablamın sol bacağı, sol kolu odanın içinde kalıyor. Bir hayalet gibi kapının içinden geçebiliyormuş gibi, ama kilitlenince kapı ablamın resmen ortasında kalıyor. Ablam kafasını çeviriyor ve anneme kolunun, bacağının ve telefonunun içeride kaldığını söylüyor. Annem en rahat haliyle kapıyı geri açıyor.
O kapı kilitli olsa bile en başından beri lanetli odanın balkon kapısı açıkmış meğer... Zil bir yandan çalmaya devam ediyor. Ben bir anneme, bir ablama bakarken neyin, kimin gerçek olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Zil zırıldıyor kafamın içinde.
Uyandı.
Saat 7'de uyandı.
Bir daha da uyuyamadı.