27 Aralık 2013 Cuma

Yalnızlık Cesaretti

Ne olacağına dair bir fikrim yoktu. Aklım geride bıraktıklarımdayken bir de yeni bulacaklarımı düşünüyordum. Otobüste horlayan amcalar, dedikoduyu bir türlü bırakamamış teyzeler o kadar boldu ki! Onların her yaptıkların da, her söylediklerin de bir amaç hissettiklerini görüyordum. Ben kendimi bu kadar boş hissederken onların bu kadar umursamaz, en ufak bir şeye o kadar değer veriyor olmaları enteresandı.
Ön tarafta oturanlardan bir çığlık geldi. Öyle dehşet dolu ve tiz bir çığlıktı ki...
Otobüs sağa doğru savruldu ve yandaki tarlaya girdik. Herkes bulduğu ilk yere tutunmaya çalışıyor, sağlam durmaya çabalıyordu ama pek başarılı olabildiğimiz söylenemezdi.
Otobüste küfürler başladı. Kurtulduk iç geçirmeleri, huzursuz konuşmalar dolandı etrafta.O kötülüğü, gerginliği havada elinizi uzatsanız yakalayacaktınız sanki. Durmuştuk tarlaya girince, 5 dakika kadar. Sonra yine hareket ettik ama yola doğru değil. Tarlanın içinden gitmeye devam ediyorduk. Etraf zifiri karanlıktı, otobüsün camlarına baktığınızda içerideki insanların yansımalarını görebiliyordunuz sadece. Kimse nereye gittiğimizi bilmiyordu. Tekrar bir fısıltı dolaştı etrafta.
"AFFEDERSİNİZ AMA NEREYE GİDİYORUZ BİZ? YOLDA OLDUĞUMUZU SANMIYORUM!" diye bağırdı birisi, hepimizin duygularına tercüman olmuştu bir anda. Ama yanıt gelmedi. Bağıran kişi sol çaprazımda oturuyordu. Dönüp ona baktığımda direkt olarak bana baktığını fark ettim. Bana bakıp gülüyordu. Gerildim. Bir şeyler biliyordu ve bilmiyor gibi davranıyordu bu adam. Bu adam tehlikeliydi. Bakışları beni resmen delip geçiyordu, bana bir kastı vardı bu adamın. Otobüs durdu.
Otobüsün kapısını açtılar. Bir kaç kişi aşağıya indi. Ben de indim.
Sahildeydim. O gülen adam karşımda bağdaş kurmuş oturuyordu. Kalkmak istedim, bağırmak istedim. Tanıdık birilerini görmek istedim. Oysa ki hepsi kilometrelerce geride benden habersiz bir şekilde hayatlarına devam ediyorlardı. Ben onları terk edince onlar da beni terk etmişlerdi yani. Farklı olmalarını istedim. Benim onlara yaptığımı onlar bana yapmasın istedim. Ama zaten onlar göze göz, dişe diş düzeyindelerdi ki ben onları arkada bırakmak istemiştim.
Yalnızdım. Karşımdaki adamın elindeki bıçak hayatımı tehdit ediyordu. Benim için kimse gelmeyecekti, gelmiyordu.
Uyandı.
Yalnız olmadığını bilmenin mutluluğuyla uyandı..

2 yorum: